24 Aralık 2008 Çarşamba

Terörden korkmadı şampiyon oldu!

Terörden korkmadı şampiyon oldu!

Milli tenisçi Melis Sezer, Kasım ayında silahlı saldırılarla gündeme gelen Hindistan'ın Mumbai kentinde, saldırılardan 5 gün sonra gerçekleştirilen ve ailesinin terör saldırısı ihtimaliyle katılmasını istemediği turnuvada şampiyon oldu.

Uluslararası Tenis Federasyonu'nun (ITF) 2 adet ''Grade'', toplam 4 tenis turnuvasına katılmak üzere Kasım ayı sonunda Hindistan'a giden Sezer, bu turnuvalardan bir birincilik, bir de ikincilikle döndü.

5 yaşında yüzme ve tenise başlayan, ardından tenisi sürdürme kararı veren Sezer, amatör olarak tenis oynayan anne babası ve Celal Bayar Üniversitesi'nde Tenis Antrenörlüğü eğitimi alan ablası Merve'nin de desteğiyle ulusal ve uluslararası çeşitli organizasyonlarda çeşitli başarılar kazandı.

Uluslararası Tenis Federasyonu'nun organizasyonuna katılmak üzere, 26 Kasım'da, Mumbai'deki saldırıların gerçekleştirildiği gün Hindistan'a giden ve gazetelerin manşetlerini gördüğünde endişeye kapılan Sezer, 1-5 Aralık günlerinde Yeni Delhi'deki turnuvada ikinci oldu. Sezer'in ailesi, terör saldırıları nedeniyle iptal edilmesi söz konusu olan, ancak gerçekleştirilmesine karar verilen Mumbai'deki turnuvaya kızlarının katılmasını istemedi. ''Buraya kadar geldim, şampiyonluk istiyorum'' diyen Sezer, ailesini ikna etti ve 8-13 Aralık günleri arasında Mumbai'deki turnuvada Kazak rakibini yenerek turnuvayı birinci tamamladı.

Dünyaca ünlü Elena Vyacheslavovna Dementieva'yı oyunu ve karakteriyle örnek aldığını kaydeden Sezer, Hindistan'daki turnuvayla ilgili şunları anlattı:
''Hindistan'a gittiğimde gazete manşetleri beni endişelendirdi. İlk turnuva, saldırıların olduğu kente uzakta, Yeni Delhi'deydi. Sıra, Mumbai'deki turnuvaya geldiğinde ailem gitmemi istemedi. Tehlikeli olabileceğini söylediler. Ailemin düşüncesi benim için çok önemliydi, ama ben oynama kararı verdim. Onlar da 'Tamam' demek zorunda kaldı. Onlar hep bana destek oldu.''

-''GRAND SLAM'DA OYNAYAN İLK TÜRK OLMAK İSTİYORUM''-


Ocak ayında yine Hindistan'da düzenlenecek Grade 3 ve Grade 2'ye katılacak olan Melis Sezer, bu turnuvalarda da en az yarı final oynamak istediğini kaydetti.

Amacının dünyada ilk 100 tenisçi arasına girerek Grand Slam Junior'da yarışmak olduğunu ifade eden Sezer, ''Bugüne kadar Grand Slam'da oynayan bir Türk sporcu olmadı. Grand Slam'da oynayan ilk Türk olmak istiyorum. En büyük hedefim bu. Ülkemin adını bu alanda en iyi şekilde duyurmak'' diye konuştu.

Baba Erol Sezer de kızının geleceği için İzmir'deki işini bırakarak İstanbul'a taşındıklarını belirterek, kızlarına destek vermeye devam edeceklerini ifade etti. Baba Sezer ''Melis'in Mumbai'deki turnuvaya katılacak olması bizi korkuttu. Sponsor ile de konuştuk, Melis'in turnuvaya katılmamasını istedik. Melis dinlemedi. Diğer kızım tenis antrenörlüğü okuyor. Kızlarımın uluslararası platformda Türkiye'yi temsil etmesini istiyorum'' dedi.

16 Yaş Milli Takımı oyuncusu Sezer, Türkiye Tenis Federasyonu'nun 16-18 yaş tenis şampiyonası sıralamasında 1. sırada, 18 yaş altı dünya tenis şampiyonası sıralamasında da 215. sırada bulunuyor.

Spor Haberinin devamı için.. www.jaglersport.com

Hentbol Kupa'da 3 maç yapıldı!

Hentbol Kupa'da 3 maçyapıldı!

Hentbolda, Erkekler Türkiye Kupası 2. etabına Mersin, Ankara ve Bursa'da yapılan 3 maçla devam edildi.

Rakiplerine üstünlük sağlayan Bursa Nilüfer Belediyesi, İzmir Büyükşehir Belediyesi ve Mersin Yenişehir Belediyesi tur atladı.

Alınan sonuçlar şöyle:

Mersin Yenişehir Belediyesi-Çankaya Belediyesi: 36-29
Polis Akademisi ve Koleji-İzmir Büyükşehir Belediyesi: 28-30
Bursa Nilüfer Belediyesi-Büyükşehir Belediyesi Ankaraspor: 36-33

Spor Haberlerinin devamı için.. www.jaglersport.com
DGAP şampiyonlarına ödül!

Diyarbakır'da 26-30 Ağustosta düzenlenen Doğu ve Güneydoğu Anadolu (DGAP)Yaz Spor Oyunlarında dereceye giren Erzurumlu sporculara, Gençlik ve Spor İl Müdürlüğü tarafından düzenlenen törenle ödülleri verildi.

Gençlik ve Spor Müdürlüğü Kayakevindeki törende konuşan Erzurum Valisi Sami Bulut, Dereceye giren tüm sporcuları tebrik etti. Erzurum'da kazanılan sportif başarıların her sene artığını ifade eden Bulut, şunları söyledi:
''Biz yapacağımız çalışmalarla başarılarımızı daha da ileri götüreceğiz. Hedefimiz 2011 Dünya Üniversiteler Arası Kış Spor Oyunları'na ev sahipliği yapacak Erzurum'u bir spor kenti, hatta bir olimpiyat kenti yapmaktır. Son yıllardaki yatırımlarla Erzurum sağlık, kültür ve eğitim merkezi oldu. Bunların yanı sıra Erzurum'u özellikle kış sporları merkezi yapmak için önemli atılımlar gerçekleştireceğiz. 2 bin kişilik buz pateni salonunu kısa süre içinde açacağız. Şubatta söz konusu salonda uluslararası müsabaka yapacağız. Yapılan tüm organizasyonlar kente sosyo-ekonomik anlamda da katkı sağlamaktadır. Cemal Gürsel Spor Salonundaki tadilat tamamlanmak üzere. Stadyumu da tamamen elden geçireceğiz. Tüm tesislerimiz gençlerimizin ve vatandaşlarımızın hizmetindedir. Gençlerimizin kahve köşelerinde lüzumsuz işlerle uğraşmaları yerine spor salonlarına gitmelerini istiyoruz.''

Erzurum Gençlik ve Spor Müdürü Fatih Çintimar ise DGAP oyunlarına katılan sporculara teşekkür etti. Konuşmaların ardından oyunlarda 13 daldan 9'unda dereceye giren ve aralarında zihinsel, görme, işitme engelli sporcuların da bulunduğu 133 sporcu ile antrenörlerine ödülleri verildi. Oyunlarda birinci olanlara 5, ikinci olanlara 4, üçüncü olanlara ise 3 cumhuriyet altını değerinde para ödülü dağıtıldı

Spor Haberlerinin devamı için.. www.jaglersport.com

Genç karateciler Antalya yolunda!

Genç karateciler Antalya yolunda!

21 Yaş Altı Türkiye Ümit Genç Karate Şampiyonası, 26-28 Aralıktarihlerinde Antalya'da düzenlenecek.

Karate Federasyonu Başkanı Musa Ertugan, yaptığı yazılı açıklamada, 21 Yaş Altı Türkiye Ümit Genç Karate Şampiyonası'nın, 26-28 Aralıkta Antalya Atatürk Spor Salonunda yapılacağını belirtti.

Türk Karate Milli Takımının Kasım ayında Japonya'da düzenlenen Dünya Büyükler Karate Şampiyonası'nda dünya şampiyonu olarak gurur kaynağı olduğunu vurgulayan Ertugan, şunları kaydetti:
''Antalya'da yapacağımız Türkiye şampiyonasında geleceğin dünya şampiyonlarının çıkmasını bekliyoruz. Türk karatesine emeği geçen herkesi tüm içtenliğimle kutluyorum.''

Spor Haberlerinin devamı için.. www.jaglersport.com

Adana'da boks heyecanı!

Adana'da boks heyecanı!

Türkiye Büyükler Ferdi Boks Şampiyonası Adana'da başladı.

Adana Valisi İlhan Atış, Menderes Spor Salonu'nda düzenlenen şampiyonanın açılışında, müsabakaların Adana'da yapılmasından dolayı mutlu olduklarını söyledi. Atış, şampiyonaya katılan sporculara başarılar diledi.

Adana Gençlik ve Spor İl Müdürü Fazlı Bayram Hadi de Adana'da sporu geliştirmek amacıyla çeşitli çalışmalar yaptıklarını, kentin boks sporunda başarılı iller arasında yer aldığını ve uzun yıllardır milli takıma sporcu yetiştirdiğini ifade etti.

Hadi, son 2 yıldır Adana'da boks alanında modern salon ve ringler yaptıklarını ifade ederek, bu çalışmaların kentte boks sporunun toparlanmasını sağladığını ve şampiyonanın Adana'da gerçekleştirilmesinde etkili olduğunu kaydetti.

Menderes Spor Salonu'nda başlayan ve 28 aralıka kadar sürecek şampiyonaya 50 ilden toplam 308 sporcunun katıldığı bildirildi.

Müsabakalar 46, 48, 51, 54, 57, 60, 64, 69, 75, 81, 91 ve artı 91 kilo olmak üzere 12 sıklette yapılacak.


Spor Haberlerinin devamı için.. www.jaglersport.com


5 Kasım 2008 Çarşamba

Karete Devamı >>

Karete

Karate kendini savunma amacıyla ve kişinin ailesini ve sevdiği kişileri koruması için çalışılmalıdır. Sağlığınızı iyileştirmek kullanılmalı ve kendi şahsi çıkarlarınız ya da birisini kasten zarar vermek için kullanılmamalıdır. Karate'nin amacı insan vücudunun kaya kadar sert ve çelik kadar güçlü olması için çalışmaktır.

Devamlı çalışmalar neticesinde mızraklar ya da oklar gibi kullanılacak eller ve ayaklar geliştirmek ve güçlü bir ruh ve cesur bir yürek oluşturmaktır.

Eğer Karate ilkokul seviyesinde tanıtılırsa, çocuklar gelecekte askerlik için iyi hazırlanmış olacaklardır. Karate kısa bir zaman diliminde öğrenilmez.

Karate'yi tam olarak anlamak için kişi ciddi bir şekilde en az üç dört sene hergün çalışmalıdır. Karate'de eller ve ayaklar yüz ya da ikiyüz kere 'makiwara'ya vurularak eğitilmelidir. Bu omuzları düşürerek ya da gevşeterek (kasılma olmaksızın) elde edilebilir.

Omuzlarınızı kaldırmadan ciğerlerinizi açın (derin derin nefes alın), gücünüzü tutun (nefesinizi hafifçe tutun), ayaklarınızı yere sağlam basın ve varolan enerjinizi (Ki, Chi, İçsel Yaşam Gücü) karnınızın altına (tanden) toplayın.

Karate; hareket boyunca vücudun üst ve alt kısımlarının uyum içinde tutulurken, sırtın düz tutulması, omuzların düşürülmesi, gücün bacaklarda oluşmasının sağlanması, ayakların yere düzgün şekilde basılması ve Ki 'nin tandeninizden akmasıyla gerçekleştirilen doğru duruşlar ile çalışılır.

Karate teknikleri defalarca ve defalarca tekrar edilmelidir. Tekniklerin doğru açılımları (Bunkai) öğrenilmeli ve sonra verilen durumlar için düzgün bir şekilde uygulanmalıdır. Karate çalışanlar üzerinde durulması konunun saf bedensel zindelik çalışması mı yoksa sadece vücudun pratik kullanımı mı olduğuna karar vermelidirler.

Karate büyük bir yoğunlukla ve daima kendini savunmaya hazır bulunma düşüncesiyle, muharebe sahasındaymışçasına çalışılmalıdır.

Karate doğru bir şekilde ve tekniğin tam gücünü oluşturmak için çalışılmalıdır. Kendinizi çok fazla hırpalamayın ya da aşırı derecede çalışmayın. Daha önceden Karate çalışmış olanlar ileri yaşlara kadar yaşamışlardır.

Karate kasların ve kemiklerin gelişmesine yardım eder, sindirim organlarını çalıştırır, kan dolaşımını iyileştirir. Bu yüzden Karate beden eğitimi derslerinde kullanılmalı ve ileride ilkokul seviyesinden itibaren çalışılmalıdır.

Spor Haberlerinin devamı için.. www.jaglersport.com

30 Ekim 2008 Perşembe

Avcılık devamı >>

Avcılık

Faydalanma esası ise, birincil olarak protein ihtiyacı; takip eden sıralamada ise; post, tırnak, kemik gibi yan unsurların ve bunların geliştirilmesi ile araç olarak kullanılması şeklinde önümüze çıkmakta.

Bu temel bilgi bize aynı zamanda, kişinin ve/veya topluluğun güvenliği dışında söz konusu faydalanmanın olamayacağı canlı türlerinin doğal olarak avcılığının veya daha yalın bir tanım ile doğadan toplanmasının yapılmadığını bize gösteriyor.
Doğaldır ki, bu faza gelinene değin, deneme-yanılma yolu ile fayda sağlayamayacak bir çok tür de nasibini almış olsa gerektir.
Ancak, gelişen tarihsel süreç içersinde bu dengeli bir düzene oturmuş olsa gerektir.
Bu sebeple şömine üzerine asma veya bacağından şemsiyelik yapma amaçlı bir öldürme faaliyeti, çağımızda sadece psikiyatrların çalışma alanına girmektedir.
Yakın çevre ile dengeli olarak gelişen protein temini olgusu, avcının coğrafi durumuna göre şekillenmiştir. Buna göre basitçe; sulak alan veya deniz kıyısındakiler ağırlıkla su ürünlerine, buna karşılık dağlık-ormanlık alandakiler ise karasal formlara yönelmişlerdir.
Bu yönelim, gerçekte çevrede olan protein kaynaklarının avcı ile olan direkt etkileşiminden doğmuştur.
Bu bağlamdan hareketle, avcılığın veya daha yalın tanımı ile doğa ile yaşamsal etkileşimin yukarıda bahsi geçen fazlara ayrılmasının da günümüzde pek bir anlamı kalmamıştır.
Çağımızda artan insan nüfusu yaşamını sürdürebilmesi için ciddi bir tür çeşitliliğine gerek duymaktadır. Bu, gün be gün gerileyen olgu, hem avı, hem de avcıyı yekından ilgilendirmektedir.
Doğada hiç bir form, basit de olsa bir zincir içinde yer almaksızın var olamaz. İnsanoğlunun da yaşamını sürdürebilmesi için çevresinde, bakterilerden en yüksek organizasyonlu canlılara kadar bir çok formun düzenli etkileşimine gerek duymaktadır.
Bu da besin piramidinin en üst sıralarında yer alan insanoğlunun omzuna, yaşamını devam ettirebilmesi için ciddi bir görev yüklemektedir.
Bu görevin ana unsuru olan yaşamı devam ettirebilmek dürtüsü, her canlıda olduğu gibi insanoğlunun da varoluşunda saklıdır.
Ancak diğer avcı formlar ile farkı mental kimliğinde yatan insanoğlu bir ayrıma gelmiştir.
Bu ayrımda karar vermesi gereken vahşet-avcılık arasındaki ayrımı sağlayan çizgiyi yeryüzündeki sınırsız populasyonu ile dengeleyerek sürdürmek zorundadır.
Bunun yansıması olarak, yurdumuz avcısı da özgüveni ile tüm olumsuzluklara ve tüm ard niyetli dayatmalara rağmen oynanan oyunları bozabilecek niteliktedir.
Yeter ki başkalarının dayatmaları ve yaldızlı illüzyonları yerine, çevresine gören gözlerle bakmayı bilebilsin.

Spor Haberlerinin devamı için.. www.jaglersport.com

23 Ekim 2008 Perşembe

Formula ! devamı >>

Formula 1

Formula 1'in kökleri '. DÜnya savaşı önceki dönemdeki Grand Prix yarışmalarına dayanır. O zamanlarda Mercedes Maserati Alfa Romeo liderlik için kıyasıya rekabet halindeydi.1950 yılında dönemin en önemli yarışları birleştirilerek Formula One Dünya Şampiyonası kurulmuştur. O dönemde yedi yarıştan oluşan -ki bugün en az on altı yarıştır- şampiyona İngiltere,Monaco,İsviçre,Belçika,Fransa,İtalya ve ABD'de ki ünlü Indianapolis 500 yarışından oluşuyordu.İtalyan Nino Farina Formula 1'in ilk şampiyonudur.

"Formula" terimi genel olarak araç üreticileri tarafından izlenmesi gereken kurallar bütününe verilen isimdi. Bukurallar maksimum motor kapasitesini 4,5 litre (araçta 'supercharge' varsa 1,5) litre ile sınırlıyordu. 1 sayısı ise FIA'nın (Dünya Otomobil Federasyonu) tanıdığı motor sporları arasında bu turnıvanın en önemlisi olduğunu gösteren bir ibarettir.

İlerleyen yirmi yılda Formula 1, ilk zamanlardaki yarışçı yarışçı zengin beyefendilerin vakit geçirme meşgalesi kimliğinden çıkıp daha ciddi bir halde bürünmüştür. 1970'lerde ise hızlı bir evrim süresine girerek uluslar arası boyut kazanmış ve bizim şu bildiğimiz anlamda büyük sponsorlar tarafından desteklenen profosyonel takımlar ortaya çıkmıştır. En iyi pilotlar artık sadece sıkı takipçilerin bildiği değil , herkesin giderek aşina olduğu isimler olmaya başlamıştı. 70'lerde Niki Lauda ve James Hunt, 80'lerde ise Alain Prost ve Ayrtın Senna kült sürücüler arasındaydı. Yüzyılın sonuna geldiğimizde F1'in populeritesine ancak Olimpiyatlar ve Dünya Kupası'nın yetişebiliyor olduğunu görebiliyoruz ki bu iki organizasyonda ancak dört yılda bir yapılmaktadır.

Spor Haberlerinin devamı için.. www.jaglersport.com

17 Ekim 2008 Cuma

Spor Hukuku devamı >>

2-Türkiyede Spor Hukukunun tarihsel gelişimi nasıldır?

Spor Hukuku, Avrupa ve Amerikada bu şekilde bağımsız bir hukuk disiplini haline gelir ve kurumsallaşırken; Türkiye, Türk insanı, Türk hukukçusu bu durumu hiç mi görmemiştir. Hayır, böyle bir iddiada bulunmamız son derece yanlış bir yaklaşım olur. Ülkemiz insanı, belki batılılardan dahi önce konuya değinmek istemiş, ancak ilk tespitler kaybolup gitmiştir.
Gerçekten, 1938 ve sonrası yıllarda Türkiyede yayınlanan “ BEDEN TERBİYESİ VE SPOR “ adlı derginin üç sayısında (1940/24, 1941/25, 1941/26) Necdet AZAK imzasıyla ve “SPOR HUKUKU “ başlığı altında bir yazı dizisi bulduk. Dizinin üst başlığı “ SPOR BAKIMINDAN HUKUKİ BİR TETKİK “. Sayın (herhalde şimdilerde merhum) Necdet AZAKın kim olduğunu bilmiyoruz, şimdilik saptayamadık ; ancak ifadelerinden çok değerli bir hukukçu olduğu anlaşılıyor. Spor Hukuku hakkında bundan 64 yıl önceki tespitlerini burada aktarmayı, bir vefa borcu olarak görmekteyiz.
Bir kere Sayın Necdet AZAK, disiplinin adını son derece çağdaş bir şekilde koymuş: SPOR HUKUKU. Derginin üç sayısında toplam yedi sayfa tutan tespitlerinin en çarpıcı noktalarını burada sizlere aynen aktarmak istiyoruz. Necdet AZAK diyor ki : “ Spor ile Hukuku karşılaştırdığımız zaman, acaba ne gibi münasebet halkaları teşekkül eder ? Bu iki kelimenin ilk teması tabii olarak şu iki suale yol açacaktır : 1) Fertlerin spor yapmak hakkı var mıdır ? 2) Spor hukuku diye birşey mevcut mudur ? ............. Filhakika, spora bağlı olarak, insanın bir hakkı vardır ; bu, hoşuna giden bir sporu mertçe, bu spor nevi için memlekette vazedilmiş bulunan kaidelere uygun olarak, yapmak hakkıdır. ............... Şu halde gerek medeni haklar bakımından, gerekse bir şahsiyet olması dolayısıyla, insanın spor yapmak hakkına malik olduğunu kabul etmek lazımdır. ............ Spor hukuku diye bir şeyin mevcut olup olmadığını araştıracak olursak, şayanı dikkat bir vaziyet ile karşılaşmış oluruz. Spor kulüplerinden başlayıp Beden Terbiyesi Genel Direktörlüğüne kadar uzanan muhtelif merhalelerin her birine muvazi olarak yürüyen bir hukuk mefhumu mevcuttur. .............. Bu vaziyette, spor kulüpleri bir cemiyet olarak kabul edilince ve cemiyet de aslında bir içtimai teşekkülden ibaret bulununca, manevi şahsiyeti haiz olan bu topluluğun nefsinde mündemiç bir hukukun da mevcut olması icap edecektir. .............. Filhakika sporlar,... hem iktidar kuvvetine, hem kaideler tedvin etmek salahiyetine, hem de statüye ve hem de hukuki muhtariyete sahiptir. Buna nazaran müessesenin fevri olarak vücuda getirdiği üç nevi hukuk vardır : Disiplin kaideleri şeklinde hukuk, örf ve adet hukuku ve dahili nizamname kaideleri şeklinde hukuk. ............. Şu halde asıl spor hukuku, kulüplerin, ittifakların veya federasyonların dahili nizamnamelerinde ve muhtelif sporlara ait olmak üzere tedvin edilmiş talimatnamelerde kendisini göstermektedir. .............İşaret edilebilecek diğer bir nokta da, medeni kanun, borçlar kanunu, ceza kanunu ve bazı idari kanunlar gibi umumi mahiyetteki mevzuatın spor muamelelerine tatbiki halidir. Bu mevzu dahi başlı başına bir etüdün çerçevesini teşkil edecek mahiyettedir. ..............Açıkça söylenilmesi icap eden ve tetkiklerimiz neticesi mesabesinde bulunan hakikat şudur ki : bugün tam manasile bir spor hukuku mevcuttur ; bu hukuk kendi muhitinde cari olduğu gibi, diğer hukuk sahalarile de mütemadi bir temas halindedir. ............ Bir memlekette, belki de daha geniş olarak bütün dünyada muhtelif sporlara ait örf ve adet kaideleri yavaş, fakat kati bir tekamül seyriyle spor hukukunun bir kısmını teşkil etmişlerdir. Örf ve adet kaideleri sporun teknik kısmında olduğu gibi içtimai cephesinde de tesirlerini gösterir. ...........Spor mevzuuna temas eden bir kanunun mevcut olmadığı devirlerde bile spor hukukuna ait kaidelere tesadüf etmek mümkündü. çünkü spor hukuku kanundan evvel örf ve adete dayanmaktadır. ...............Zamanımızda muhtelif sporlara ait olmak üzere gerek muhtelif memleketlerdeki federasyonlar tarafından, gerekse beynelmilel federasyonlar marifetiyle kaleme alınan nizamnamelerdeki bir çok teknik kaidelerin menşeleri örf ve adete dayanmaktadır. ............. Spor hukukuna iki numaralı kaynak olarak (iradenin muhtariyeti) gösterilebilir. ............ Muayyen bir sporu yapan muhtelif sporcular aza sıfatıyla korporatif bir müessese halinde toplandıkları vakit faaliyet ve münasebetlerini tanzim ve idare etmek üzere müştereken bazı kaideler kabul ederler. Büyük bir anlaşmanın mahsulü olan bu kaideler bir çok cihetten hakiki bir kanun mahiyetini arz etmekte ve bazen de tesir ve şumulleri muhtelif memleketlere kadar uzanmaktadır. .............Federasyonlar ve ittihadlar, bu mevzuun daha şumullü ve canlı numuneleridir. ............. Spor hukukunun kaynaklarını sayarken, bunların arasında bir (kanun)dan da bahsetmiştik. .............Türkiyede henüz bu şekilde mevzuatın mevcut bulunmadığı zamanlarda spor hukukunun hangi kaynaklardan geldiği hakkında bir tetkik yapılsaydı bu tetkikatın neticesi yalnız örf ve adeti ve irade muhtariyetini ortaya koymaktan ibaret olacaktı. ........... Beden Terbiyesi Kanunu da, her istiyenin, istediği şekilde spor ve idman yapmasını kabul etmiyerek, fertlerin şu veya bu şartlar altında ve muayyen bir gayeye ulaşmak üzere spor yapmaları prensibini vazetmiştir. ............. Kanun, her sporun veya bir kaç spor şubesinin teknik, yani kaide bakımından federasyonlara bağlanmalarını amirdir. Federasyonlar, herhangi bir spor şubesinde örf ve adet ile müesses bulunan kaidelerden bazılarını alıp, bazılarını da atmak suretiyle talimatname veya nizamnameler hazırlayabilirler. .............. Kaynakların kanun içinde birleşmeleri mevzuunda yer alabilecek diğer bir nokta da, spor hukukunun iki numaralı kaynağı olan (irade muhtariyeti) nin vaziyetidir............... Bunları bir cümle ile ifade etmek istersek diyebiliriz ki, beden terbiyesi kanunu, bugüne nazaran en son tekamül merhalesini teşkil etmek suretiyle spor hukukunun diğer kaynaklarını kendi çevresinde birleştirir. ....... “.
Yukarıdaki ifadeler 1940 yılına ait, o dönemdeki spor – hukuk ilişkileri ve bilhassa henüz oluşmamış spor hukuku kavramları göz önünde tutulursa, ne denli çağının ilerisinde ve hatta günümüzde, incelemiş olduğumuz Fransızca, İngilizce ve İtalyanca “ spor hukuku “ kitaplarındakinden de daha veciz ifadeler taşıdığını belirtmek isteriz. Şayet bundan 64 yıl önce Necdet Azak ‘ın açmış olduğu yol takip edilmiş, hukuk fakültelerimizde spor hukuku bir disiplin olarak kabul edilmiş olsaydı, bugün belki de dünyanın en ileri spor hukuku teorik ve pratik kavram ve kurumlarına (mevzuat ve kuruluşlarına) sahip olurduk...

Spor Haberlerinin devamı için.. www.jaglersport.com

Spor Kültürü devamı1 >>

Spor Kültürü

Sportif ögelerin tümünde dinlenmek, eğlenmek olduğu kadar aynı zamanda sosyal bir kaynaşma da vardır. Toplumla kaynaşma ve özdeşleşme konusunda spora önemli görevler düşer. Sporun sağladığı bedensel ve ruhsal anlamdaki doyum olanakları, serbest zamanları ve yaşam seviyeleri düzenli olarak artan sanayileşmiş ülkelerin özlemini duyduğu yeni bir yaşam şeklinin ayrılmaz parçasıdır.

İnsanlık tarihinden bu güne değin insanoğlu hep çalışagelmiştir. İlk çağlardan günümüze kadar savaş için çalışmış, barış için çalışmış, kendi egoları olduğu kadar içinde bulundukları toplum için çalışıp durmuşlardır. Peki böyle bir efor kaybı ile bu insanların hepsi spor mu yapıyordu? Sözcüğünün bu günkü tanımına göre tarihte spor ne zaman başlamıştır?

Sporun ne zaman başladığının belirlenmesi hemen, hemen olanaksızdır. Bazı araştırmacılar bu soruya; "Spor insanlığın yer yüzüne yayılması ile başlamıştır." derken, bazıları ise sporu; "İnsanların ilk çağlarda ana babalarından, daha sonra içinde yaşadıkları kavim ve kabilelerden taklit etmek suretiyle öğrenmişler." demektedirler.

İnsanın doğadaki ilk hareketini spor olarak kabul edersek bu konudaki görüşlerin çatıştığını görürüz. Spor vücudu çalıştırmak suretiyle elde edilen güçle bazı işleri yapmak demektir, anlamında kullandığımızda; ilk çağlardan bu güne değin yaptığımız her türlü çalışmanın spor olduğunun kabullenilmesi gerekerdi.

Spor Haberlerinin devamı için.. www.jaglersport.com

25 Eylül 2008 Perşembe

Karate

Karate

Boş el manasına gelen karate, herhangi bir araç veya silah kullanmadan veya mücadele sırasında her türlü hücumu kolaylıkla el ile savuşturulabilen bir savunma sanatı ve sporudur.

Bu, becerinin doğruluğuna ulaşmış,uzun yıllar sistemli ve disiplinli bir eğitim sonucu üstün yeteneklerle yüklü el, DO ile bütünleşerek, asaletin ve alçak gönüllülüğün simgesi haline gelmiştir. Karate-Do, silah olarak çıplak ellerin ve ayakların kullanıldığı bir mücadele sanatıdır.

Okinawa'da doğmuş ve Japonya'dan tüm dünyaya yayılmıştır. Karate, Okinawa adasında yüzyıllardır çalışılmakla birlikte Japonya'ya girmesi 1920'li yıllarda, dünyaya yayılması ise ancak 1950'li yıllarda başlamıştır.

Karate-Do'yu farklı kılan 'Do' yani felsefesidir. Karate-Do, Usta-Çırak ilişkisi içinde insanların vücutlarını çalıştırırken, karakterlerinin saldırgan ve kötü yönlerini temizler. Karate-Do nezaket, saygı ve disiplin üzerine kuruludur.

Bütün antrenmanları toplu halde Bayrağımızın selamlanmasıyla başlar ve Bayrağımızın selamlanmasıyla bitirilir. Karate-Do çalışmalarında aslolan sağlıklı vücuda sahip, disiplinli, saygılı, Bayrak ve Vatan sevgisini kalbinde taşıyan nesiller yetiştirmektir.

Japonya'da yayılmaya başladığı 1920-1930 yıllarında Karate-Do, çalışılan ustanın ya da dojonun (salonun) adıyla birlikte anılmaya başlanmıştır. Bunun nedeni ise ustaların Karatede önem verdikleri noktaların ve öğretilerinin birbirlerinden farklı oluşudur.

Bugün dünyada 80'in üzerinde karate stili çalışılmakla birlikte W.K.F. (Dünya Karate Federasyonu) 4 ana stili resmen tanımaktadır.

Bunlar: Shotokan Shito-Ryu Goju-Ryu Wado-Ryu'dur. Ülkemizde W.K.F.'nin tanıdığı 4 stilin hepsinde de Karate çalışmaları yapılmaktadır.

Spor Haberlerinin devamı için.. www.jaglersport.com

Bowling

Bowling

Bowling temelde basit bir oyundur.Top hat üzerinde yuvarlanır ve lobutlara çarparak devirir. Oyunun kolaylığı, milyonlarca insan tarafından binlerce yıldır oynanmasının ve populer kalmasının en önemli sebebidir.

Bowling topları ve lobutları M.Ö.5200 yılında ölmüş bir Mısır kralının mezarında bulunmuştur. Eski Polinezyalılar bugün ile aynı olan 60 feet uzunluğundaki hatlarda bowling oynarlardı. 4.yy'da Almanya'da bowling dini seremonilerin bir parçası idi.
Lobutları devirebilenler iyi karakterli olarak addediliyorlardı. Martin Luther de bir bowling oyuncusu idi.

İngiliz kralları Edward II ve Richard II, halk sporla çok zaman geçiriyor diyerek bowlingi yasaklamışlardı. Fakat Sir Francis Drake, İspanyol Armadası'na karşı savaşa gitmeden önce bowling oynamıştı.

Bowling Amerika'da kolonyal günlerden beri meşhur olmuştur.İngilizler açık hava bowlingini ithal ettiler,Alman göçmenler 9 lobutlu bowling'i tanıttılar, böylece tarihi oyun bügünün çağdaş 10 lobutlu bowling sporuna evrimleşti.

Oyun standartları üzerindeki karışıklıklar nedeniyle uzman bowling oyuncuları 19.yy'da bowling sporunun standart oyun kurallarına ihtiyacı olduğuna karar verdiler. Ve 1895 tarihinde Amerikan Bowling Kongresi'ni başlattılar. Bayanlar Uluslararası Bowling Kongresi 1916' da faaliyete geçmiştir.

Spor Haberlerinin devamı için.. www.jaglersport.com

Diwing Dalış

Scuba Diving Nedir ?

Şehir yaşamının olumsuz etkileri ve iş dünyasının monoton, yorucu ve stresli temposu insana zaman zaman bir kabus yaşatıyor. Yinede bu kabusu güzel bir düşe, benzersiz bir serüvene dönüştürmek elinizde... Yıllık izinlerinizde ya da hafta sonu tatillerinizde herşeyden uzaklaşıp hayatın yıpratıcı izlerini silmek ve küçük bir mola verebilmek için mavi sular gizemli bir dünyaya çagırıyor sizi. Sualtının heyecan verici, nefes kesen dünyasını keşfetmek ve maviliklere aşık diğer arkadaşlarınızla birlikte ortak bir duyguyu paylaşmak için, dalmaya var mısınız?

SCUBA DIVING YA DA ALETLİ DALIŞ

Maviliklere daldığınızda, suyun üstündeki herşey geride kalacak... Sıkıntılar, üzüntüler, problemler hepsi uçup gidecek. Yalnızca siz ve çevrenizi saran sualtı dünyasının rengarenk sakinleri kalacak geriye. Hepimiz, bir kerede olsa palet, maske ve şnorkel takımlarına şöyle bir göz atıp suyun altını incelemeye çalışmışızdır kimi zaman, tabii nefesimiz yettiğince. Bu yolla, sualtında saklı güzelliklerin ince detaylarını da yakalamış olabiliriz ama, o büyüleyici atmosferi derinlemesine hissedebilmenin yanlızca belgesellerde gördüğümüz inanılmaz canlılarla tanışabilmenin yolu tüplü dalıştan, “SCUBA” dan geçiyor. Günümüzde bu, modern teknoloji ürünü dalış ekipmanlarıyla hem çok kolay, hem de son derece güvenli. Scuba dalışı için iki şart var; birincisi iyi bir eğitim, ikincisi ise kurallara harfiyen uymak...

Türkiye’de her geçen gün daha da popüler olan Scuba’nın eğitimini veren birçok kuruluş bulmak mümkün ( Dalış kulüpleri, özel dalış merkezleri, üniversite kulüpleri vb.). Şimdi yapmanız gereken, bunlardan birini seçmek ve hemen sualtı serüvenine doğru yola çıkmak...

Karar verdiniz, artık sonsuz mavilikleri keşfetmeniz an meselesi. Hayal etmek bile heyecan verebilir. Artık kimbilir hangi denizlerin, okyanusların gizemli derinliklerinde daha önce hiç görmediğiniz güzellikler sizi karşılayacak ? Tabii eğitiminizi tamamlayıp, tam bir balıkadam olduktan sonra !... Eğitim deyince aklınıza öyle seneler sürecek ağır bir eğitim gelmesin. Yaklaşık bir haftalık bir kurstan sonra başarılı olursanız dalış brövenizi alabileceksiniz. Scuba eğitimi veren kuruluşlar listesinde de görebileceğiniz gibi, ister yaşadığınız şehirde, isterseniz yaz tatili için gittiğiniz yörelerde geçerli olan “BSK”, “BSAC”,“CMAS”, “PADI”, “NAUI” vb. sertifikalarını veren bir dalış merkezi bulmak mümkün.

Spor Haberlerinin devamı için.. www.jaglersport.com

Scuba Diving Nedir ?

Scuba Diving Nedir ?

Şehir yaşamının olumsuz etkileri ve iş dünyasının monoton, yorucu ve stresli temposu insana zaman zaman bir kabus yaşatıyor. Yinede bu kabusu güzel bir düşe, benzersiz bir serüvene dönüştürmek elinizde... Yıllık izinlerinizde ya da hafta sonu tatillerinizde herşeyden uzaklaşıp hayatın yıpratıcı izlerini silmek ve küçük bir mola verebilmek için mavi sular gizemli bir dünyaya çagırıyor sizi. Sualtının heyecan verici, nefes kesen dünyasını keşfetmek ve maviliklere aşık diğer arkadaşlarınızla birlikte ortak bir duyguyu paylaşmak için, dalmaya var mısınız?

SCUBA DIVING YA DA ALETLİ DALIŞ

Maviliklere daldığınızda, suyun üstündeki herşey geride kalacak... Sıkıntılar, üzüntüler, problemler hepsi uçup gidecek. Yalnızca siz ve çevrenizi saran sualtı dünyasının rengarenk sakinleri kalacak geriye. Hepimiz, bir kerede olsa palet, maske ve şnorkel takımlarına şöyle bir göz atıp suyun altını incelemeye çalışmışızdır kimi zaman, tabii nefesimiz yettiğince. Bu yolla, sualtında saklı güzelliklerin ince detaylarını da yakalamış olabiliriz ama, o büyüleyici atmosferi derinlemesine hissedebilmenin yanlızca belgesellerde gördüğümüz inanılmaz canlılarla tanışabilmenin yolu tüplü dalıştan, “SCUBA” dan geçiyor. Günümüzde bu, modern teknoloji ürünü dalış ekipmanlarıyla hem çok kolay, hem de son derece güvenli. Scuba dalışı için iki şart var; birincisi iyi bir eğitim, ikincisi ise kurallara harfiyen uymak...

Türkiye’de her geçen gün daha da popüler olan Scuba’nın eğitimini veren birçok kuruluş bulmak mümkün ( Dalış kulüpleri, özel dalış merkezleri, üniversite kulüpleri vb.). Şimdi yapmanız gereken, bunlardan birini seçmek ve hemen sualtı serüvenine doğru yola çıkmak...

Karar verdiniz, artık sonsuz mavilikleri keşfetmeniz an meselesi. Hayal etmek bile heyecan verebilir. Artık kimbilir hangi denizlerin, okyanusların gizemli derinliklerinde daha önce hiç görmediğiniz güzellikler sizi karşılayacak ? Tabii eğitiminizi tamamlayıp, tam bir balıkadam olduktan sonra !... Eğitim deyince aklınıza öyle seneler sürecek ağır bir eğitim gelmesin. Yaklaşık bir haftalık bir kurstan sonra başarılı olursanız dalış brövenizi alabileceksiniz. Scuba eğitimi veren kuruluşlar listesinde de görebileceğiniz gibi, ister yaşadığınız şehirde, isterseniz yaz tatili için gittiğiniz yörelerde geçerli olan “BSK”, “BSAC”,“CMAS”, “PADI”, “NAUI” vb. sertifikalarını veren bir dalış merkezi bulmak mümkün.

Spor Haberlerinin devamı için.. www.jaglersport.com

Buz Pateni

Buz Pateni

Artistik Patinaj, Artistik Buz Pateni veya Figür Pateni, müzik, dans ve sporu bünyesinde birleştirir. Bu unsurların bir arada olması nedeniyle son derece estetik ve rafine bir spor dalı olarak kabul edilir. Figür Pateni özellikle son 30 yılda teknik ve artistik planda büyük bir ilerleme gösterdiği için günümüzde bütün dünyada Televizyon naklen yayınları açısından en çok ilgi çeken spor dalı olmuştur.

Buz Pateni, olimpik ölçü olarak kabul edilen 30 x 60 metrelik buz pistinde yapılır. Türkiye'nin olimpik ölçülerdeki ilk buz pisti, Ankara'da 1987 yılında açılan ve kısaca Bel-Pa olarak bilinen Büyükşehir Belediyesi'nin Buz Pateni Sarayı'dır. İzmit'te 1999′da hizmete giren ve Büyükşehir Belediyesi tarafından yaptırılan Buz Pateni Pisti de, ülkemizin ikinci olimpik buz tesisidir.

İstanbul ve İzmir'de olimpik ölçülere uyan buz pisti henüz yoktur. İstanbul'da patenciler, Galleria alışveriş merkezinde bulunan küçük bir buz pistinde, İzmir ve Antalya'daki patenciler de, aynı şekilde, kurallara uygun olmayan küçük pistlerde çalışmaktadırlar.

Türkiye Buz Sporları Federasyonu 1991′de kuruldu. Daha önceleri başka Federasyonların bünyesinde faaliyetleri yürütülen Artistik Buz Pateni ancak o tarihten sonra bağımsız bir Federasyon çatısı altında örgütlenmiş oldu.

Spor Haberlerinin devamı için.. www.jaglersport.com

Vücut Geliştirme

Vücut Geliştirme

Vücut Geliştirme, (İngilizce'de Body Building) ağırlık kaldırma, kalori alımı ve diğer uygulamaların biraraya getirilmesiyle kas telciklerinin (fibres) geliştirilmesi işlemidir. Bu aktivite ile uğraşan kişiye vücut geliştirmeci (Body Builder) denir.
Rekabete dayalı bir spor olarak vücut geliştirmede, vücut geliştirmeciler, jüri önünde fiziksel görünüşlerini çeşitli hareket serileriyle sergilerler. Ünlü vücut geliştiricilerden bazıları şunlardır: Larry Scott, Arnold Schwarzenegger, Lou Ferrigno, Flex Wheeler Steve Reeves, Serge Nubret ve yenilerden, Ronnie Coleman ile Jay Cutler.


Tarihi

Vücut geliştirmenin tarihi, taş ve ağaçtan yapılan ve farhanlar (Nallar) denilen el ağırlıklarını (dumbbell veya dambel diye de kullanılır) kullanan atletlerin bulunduğu 11.yüzyıl Hindistan'ına kadar geri gitmektedir. Bu dönemde Hintliler ilk jimnastik salonlarının bir biçimini de inşa ettiklerine dair kanıtlar bulunmaktadır. Ancak bu dönemdeki vücut geliştirme kasların görünümü değil güç arttırımını sağlamak için uygulanmaktaydı.

Spor Haberlerinin devamı için.. www.jaglersport.com

Yamaç Paraşütü

Yamaç Paraşütü

Yamaç paraşütü, birkaç yenilikçi havacı tarafından 1980'li yılların başlarında serbest
paraşütlerle yamaçlardan koşarak kalkmalarıyla başlamış oldu. Zamanla
paraşütlerin aerodinamik yapılarının gelişmesiyle birlikte performansları da
arttı ve serbest paraşütlerden ayrılarak, planör, yelken kanat gibi amacı uçuş
olan bir alet haline geldi.

Günümüzde pilotların da tecrübesine bağlı olarak, yamaç paraşütü ile küçük
tepelerden kalkılıp, yüzlerce metre yukarılara çıkılabilmekte ve saatlerce
havada kalıp kilometrelerce uzaklara uçulabilmektedir.

Katlandığında bir sırt çantasına sığacak kadar küçülebilmesi ve ağırlığının da
çok az olması bazı dağcıların ilgisini çekmiştir ve dağların zirvelerinden yamaç
paraşütüyle uçarak inenler vardır.

Türkiye'de yamaç paraşütçülüğü hızla gelişmektedir ve ülkemiz uçuşa çok
elverişli noktalara sahiptir. Hemen her şehrimiz civarında uçuşa uygun bölgeler
bulunabilir. Burada özellikle, Türkiye’nin ve dünyanın en iyi uçuş noktası
sayılabilecek Ölüdeniz e sahip olduğumuzu belirtmek lazım. Ayrıca Antalya-Kaş,
Denizli, Isparta, Erzincan, Eskişehir, Erzurum, İzmir, Bolu, Akşehir uçuşa
elverişli diğer şehirlerimizden bazılarıdır
.

Spor Haberlerinin devamı için.. www.jaglersport.com

Paintball

Paintball

Son 20 yıldır dünyada yaygın bir şekilde oynanan, ülkemize sadece 5 yıl önce girmiş olan "Paintball"; bir "takım ve strateji" oyunudur.

Paintball'da her oyuncunun yüzünde, kırılmaz camlı özel bir maskesi ve elinde ise özel, gazlı silahları(marker diye tabir edilir) vardır. Bu silahlar görünümleriyle gerçek silahları andırır, ancak farklı olarak bunlar öldüren mermiler değil; boyayan kapsüller atar. Kapsüller görünüm olarak misketten farklı degildir, üstleri plastik benzeri (ilaç kapsüllerindeki malzemenin aynısı) bir malzeme kaplı olan bu malzeme, doğa dostudur ve çevreyi kirletmeden kendiliğinden yokolur. Kapsülün içindeki boya ise gıda boyasıdır; yani doğaya ve insanlara zararlı değildir, ayrıca giysilerden de ıslak bir bezle dahi kolayca çıkabilir
.


Spor Haberlerinin devamı için.. www.jaglersport.com

Bilardo

Bilardo

Bilardo bir spor çeşididir. Son yıllarda spor dalları içinde önemli bir yer kaplamaya başlamıştır. Şu anda Avrupa'nın en çok ilgilenilen 5 sporu arasındadır.Bilardo oynamak için gereken aletler; bilardo masası, isteka (bilardo sopası), bilardo topları, tebeşir (istekanın topa daha ölçülü vurmasını ve gereksiz yere kaymamasını sağlar, özellikle falsolu vuruşlarda çok işe yarar), köprü(isteğe göre) (zor uzanılan toplara yetişmeyi sağlar) gerekir.

Bilardoda açı hesaplamak ve hızı ayarlamak iki temel kuraldır. Bilardo kapalı bir alanda oynanır. Bilardo en başta cepli (delikli) bilardo ve cepsiz (deliksiz) bilardo olarak iki temel gruba ayrılır. Cepli bilardoya örnek olarak bilinen 8-Top (Amerikan) bilardosu ve Snooker vardır. Cepsiz bilardoysa 3-Top (3-Bant) bilardo olarak bilinir. Tabi bunların bugüne kadar ulaşamayan çeşitleri de vardır.

Spor Haberlerinin devamı için.. www.jaglersport.com

Avcılık

Avcılık
Avcılık, ilk canlının tür çeşitliliği oluşumu içersinde yerini almaya başladığı zamandan beri reel bir olgu olarak gelişegelmiştir.
Daha önce de belirtildiği esaslar çerçevesince gelişen bir olgu olduğundan sınıflama yapmak kanımca pek de doğru olmamaktadır. Bu sebeple balık avcılığı, “kara avcılığı” [ki; avlanan belirtilmesi bakımından dil kurallarına zorlama bir uyum içermektedir] gibi sınıflandırılması yanlış olacaktır.
Aynı şekilde bu sınıflandırmanın neye istinaden olduğu anlaşılamayan, tatlısu avcısı, trofe avcısı gibi alt kavramların da yanlışlığı, avcılık kökeni ve gelişimi incelendiğinde boşta, askıda kalacaktır.
Bu çerçeveden hareketle avcılığın biyo-felsefesi diyebileceğimiz olgunun her şeyden önce irdelenmesi gerekmektedir.İlk çağlarda protein kaynakları esas alındığında, avcının becerisi dahilinde ve coğrafi konumuna göre faydalanma esasını oluşturduğunu görebiliyoruz.

Spor Haberlerinin devamı için.. www.jaglersport.com

Amerikan Futbolu

Amerikan Futbolu
Her spor dalının ortaya çıkışında olduğu gibi, Amerikan Futbolunun ortaya çıkışında da rastlantısal olayların etkisi olmuştur. Bu oyunda, birçok faktörün bir arada olduğu görülür. Amerikan Futbolu oldukça kompleks bir özelliğe sahiptir. Sporun gerçek özellikleri bu oyunda açıklıkla görülebilir: Dayanıklılık, kuvvet, esneklik, sürat, çabukluk, strateji, disiplin, azim v.b. Bu özelliklerin hepsi bu oyunda başarılı olabilmek için, sahip olunması gereken temel özelliklerdir.

Spor Haberlerinin devamı için.. www.jaglersport.com

Formula 1

Formula 1
Formula 1 insan ve makinenin sınırlarının zorlandığı bir testtir. Otomobili ve sürücüyü en son limitlerine kadar zorlamanın ise tek ve basit bir hedefi var:" Hız."

Formula 1 motor sporlarının doruk noktası olarak kabul edilebilir. Her sezon dünyanın dört kıtasını dolaşan bu yarış serisi tüm dünyada yüz milyonlarca kişiyi ekran başına çekmektedir. Formula 1 sadece en iyi sürücüleri değil, aynı zamanda en iyi mühendisleri ve tasarımcıları da takımların bünyesinde topluyor. Genellikle takımların arkasında bulunan motor üreticileri inanılmaz yüksek bütçelerle en son teknolojiyi kullanarak rakiplerinin bir adım önüne geçmeye çalışıyorlar. Tüm bu çabalar ise genellikle ancak saniyenin yüzde biriyle ölçülen farklar için verilmektedir.

Spor Haberlerinin devamı için.. www.jaglersport.com

Yüzme

YÜZME

İnsanoğlunun ilk çağlardan bu yana doğaya uyum sağlayabilmek için ihtiyaç duyduğu aktivitelere dayalı spor dalı. Önce hayvanların hareketlerini izleyen, sonra da suyun içinde kol ve bacaklarını içgüdüsel bir biçimde kımıldatan insan, kısa sürede yüzmeyi öğrendi.
Ancak bu aktivitenin organize bir yarış biçimi haline gelmesi 19. yy'a rastlar Bununla birlikte bazı tarih kitaplarının Japonya'da yüzme yarışlarının çok daha eskilere dayandığını, 1603'te Japonların ilk ulusal yarışmayı düzenlediklerinden söz eder.
Yüzme sporuna Avrupa kıtasında öncülük eden İngiliz'lerdir.

Spor Haberlerinin devamı için.. www.jaglersport.com

Okculuk

OKCULUK

Kökeni insanoğlunun avcılık günlerine dayanan, oku bir yay aracılıyla hedefe göndermeyi amaçlayan spor dalı. Okçuluk ilk kez 1904 yılında olimpiyat programına alındı. Bu branşta ilk dönemlerde Fransa, Belçika ve İngiltere başarılı sonuçlar almış, daha sonraki dönemlerde Amerika, Sovyetler Birliği, Iskandinav ülkeleri ve İtalya bu ülkeleri izlemiştir.

Spor Haberlerinin devamı için.. www.jaglersport.com

Kürek

KÜREK

İnsanoğlunun denizler ve akarsularla basit araçlar kullanarak mücadelesini temel alan bir spor dalıdır. Küreğin ilk kez ne zaman ve kimler tarafından kullanıldığı tam olarak bilinmiyor. Ancak tarihsel kaynakların çoğu, küreğe benzer gereçlerin ilk olarak Akdeniz'de görüldüğünü, ilk kürek yarışmasının da Mısır'da Nil Nehri üzerinde yapıldığını öne sürerler. İlk kürek yarışı 1715 yılında İngiltere'de Thames Nehri'nde yapıldı. 1900 Paris Olimpiyatlarından beri olimpiyat programında yer alır.

Spor Haberlerinin devamı için.. www.jaglersport.com

Kano

KANO

Akarsularda zamanla olduğu gibi, güç doğa koşularıyla da mücadele etmeye dayanan ve küçük bir tekneyi tek kürek yardımıyla hedefe ulaştırma prensibi üzerine kurulu spor dalı. Kano, bir olimpiyat sporu olarak çok çeşitli teknelerle yapılır. Bu sınıflar kano ve kayak olmak üzere iki kategoriye ayrılmış olup, kanolara "Canadians" da denir. Kanolar Kızılderililerin teknelerinden doğmuştur.

Spor Haberlerinin devamı için.. www.jaglersport.com

Futbol

FUTBOL

On birer kişilik iki takım arasında oynanan, küre biçiminde özel bir topun eller kullanılmadan ayak, kafa ve vücudun öteki kısımlarıyla vurularak rakip kaleye sokulmasına dayalı bir spor dalı.
Futbol çağımızın en çok sevilen sporu olarak kabul edilir. Futbolun geçmişi M.Ö. 3000 yıllarına kadar dayanır. Çin'de imparator Huang Ti döneminde (M.Ö. 2697), askerlerin savaşa hazırlık amacıyla Tsu-Cuhu adıyla bir tur futbol oynadıkları, yazılı belgelerden anlaşılır. Bu topun deriden yapılmış, yuvarlak topun, iki kazık arasından geçirilmesine dayanıyordu. Bugünkü modern futbolun kaynağı İngiltere oldu. İngilizler 12.yy'dan itibaren futbol oynamaya başladılar. II Edward tarafından 1314 yılında yasaklandı. 17.yy'a kadar futbol hep gizli oynandı. Futbolculara da halk tarafından hep kötü gözle bakıldı. Kral II.Charles döneminde serbestçe oynanmaya başlamış. 1863 yılında futbol kuralları üzerinde kesin anlaşmaya varıp İngiltere Futbol Federasyonunu kurdular. Bu tarihten sonra da Avrupa ülkelerine ve bütün dünyaya yayıldı. Modern futbol 19.yüzyılın sonlarında Türk toplumunda oynanmaya başladı. Şu an oldukça ilgi duyulan futbol, hemen hemen tüm spor dallarından önce gelir. Türkiye milli maçlarında vermiş olduğu karşılaşmalarda, bir çok başarıya imza atmış bulunmaktadır.

Spor Haberlerinin devamı için.. www.jaglersport.com

Eskirim

ESKRİM
Kılıçla dövüşme sanatının çeşitli kategorilere ayrılarak ve teknolojik gelişmelerden yararlanarak uygulanmasına dayalı bayan ve erkek sporu. 1896'dan bu yana olimpiyat programlarında yer alan eskrimde İtalyan, Fransız ve Macar sporcular önemli başarılar elde ettiler.

1928'den 1960'a kadar olimpiyat şampiyonluğunu kimseye kaptırmayan tek ülke Macar'lardır.

Spor Haberlerinin devamı için.. www.jaglersport.com

Cimnastik

CIMNASTIK

Atletizm ve gösteri niteliklerini taşıyan, vücudun esnekliğine, çevikliğine dayalı çeşitli ritmik-artistik hareketlerden oluşan, bayanlar ve erkeklerin yaptığı aletli-aletsiz spor dalı. Cimnastik sporunun kökleri tarih öncesi eski çağlara kadar uzanır.Sosyologlar, insanoğlunun maymunlardaki çevikliğe özenerek ilk cimnastik hareketlerini taklit yoluyla gerçekleştirdiğini belirtirler. Cimnastik, Cin, Pers, Hindistan, Yunan ve Roma uygarlıklarında da önemli yer tutar. Bugünkü modern cimnastiğin temelleri 18.yy'da Almanya'da atıldı. Modern cimnastik, Atina'da düzenlenen 1896 olimpiyatlarından itibaren olimpiyat programlarına alındı.

Spor Haberlerinin devamı için.. www.jaglersport.com

Boks

BOKS

Özel eldiven takılmış, kilolarına göre sınıflandırılmış, iki kişinin, ring adı verilen kare biçimindeki bir alanda yumruklarıyla vuruşarak birbirlerine üstünlük sağladıkları, amatör veya profesyonel olarak oynanan oyun. En eski spor dallarından biri olan boksun 5 bin yıllık geçmişi vardır. Önceleri askeri amaçlarla, yakın yakın dövüş tekniklerinden biri olarak boks özellikle jimnazyumlarda gençlere öğretiliyordu. Daha sonra güreşin bir parçası olarak spordaki yerini almaya başladı. M.Ö. 2500 yıllarında boks'un bir spor mücadelesi biçiminde uyguladığı, Mezopotamya'da Bağdat yakınlarında bulunan tabletlerdeki kabartmalardan da anlaşıldı. Boks'un temelleri İngiltere'de atıldı. 17.yy'da İngiliz'ler vuruş biçimlerini belirlediler. Şiddet unsurlarını azaltarak olayın sportif yanını geliştirdiler.

Spor Haberlerinin devamı için.. www.jaglersport.com

Bisiklet

BİSİKLET
İnsan gücünü ise çeviren, pedal veya benzeri bir mekanizma ile çalışan iki tekerlekli motorsuz taşıt aracıyla, özel pistte, yolda veya açık arazide ferdi ve takım halinde yapılan spor dalı. 19.yüzyılda ortaya çıkan ilk bisiklet örnekleriyle başladı. 1690'da Fransız asilzadelerden Sivrac'ın yaptığı ve "Celerifere" adını verdiği iki tahta tekerlekli pedalsız bisiklettir. 1834'te İskoç Kirkpatrick McMillan pedalı icat etti. 1866'da bisiklet yaygınlaşmaya başladı. Bisiklet 1896 da ilk olimpiyatlarda yer aldı. Saate karşı yarış ise 1900'de yapıldı ve halen yarışma olarak kabul edilir.


Spor Haberlerinin devamı için.. www.jaglersport.com

Basketbol

BASKETBOL

Topu yerden 3.05 metre yükseklikteki bir çemberden geçirmeye çalışan beşer kişilik takımların elle oynadıkları oyun.
Basketbol, aslen Kanadalı olan ve 39 yılını Amerika'da spor öğretmenliği yaparak geçiren Dr. James Naismith tarafından bulundu.
İlk basketbol maçı 20 Ocak 1892 günü Springfield YMCA dershanesinde spor salonunda oynandı. Naismith oyunun esaslarını 13 ana maddede topladı. Ülke içindeki işbirliği ile bu oyun iki yıl içinde tüm Amerika'ya yayıldı. Amerikanlı askerler birinci dünya savaşın sırasında basketbol un Avrupa'ya yayılmasında büyük rol oynadılar.

Spor Haberlerinin devamı için.. www.jaglersport.com

Binicilik

BİNİCİLİK

At terbiyesi, engel atlama, kros gibi ana bölümlerden oluşan bayan ve erkek sporcuların bir arada yarıştığı olimpik atlı spor dalı.
Binicilik sporunun tarihi, İnsanın atı ehlileştirerek binmeye başladığı ilk çağlara dayanır. 4 bin yıllık geçmişiyle en eski spor dallarından biri olarak kabul edilir. M.Ö. 688'de Yunanlılar Iskitler'den öğrendikleri biniciliği "araba yarışları" biçiminde olimpiyat yarışma programına aldılar. 16.yy'da ilk binicilik okulu İtalya'nın Napili kentinde açıldı. At ve binicilik, İslam dünyasında özellikler Türkler arasında önemli bir yer tuttu. Osmanlı İmparatorluğu döneminde köyden büyük şehirlere kadar hemen her kesimde binicilik yarışmaları düzenlendi. Sultan Abdülaziz düzenlediği yarışlar sayesinde bu spor dalına verilen önemi arttırdı. 1913'te Mahmut Şevket Paşa, Sipahiocağı'nı kurdular. Bu ocak sayesinde özellikle ordu, biniciliğimizin en önemli kaynağı haline geldi.

Spor Haberlerinin devamı için.. www.jaglersport.com

Atletizm

ATLETİZM

İnsanoğlunun yaptığı en eski spor dallarından biri. Fiziksel güç, dayanıklılık, çeviklik, hız gibi nitelikler gerektiren; koşu, yürüyüş, atma ve atlamalardan oluşan çalışmalar, etkinlikler, oyun ve yarışmaları ifade eder. Antropologlar, sosyologlar ve spor araştırmacılarının belirlediklerine göre, insanoğlu çok eski çağlarda yaşama mücadelesi verirken atletizme başladı, Vahşi hayvanların saldırısından kaçmak ya da karnını doyurmak üzere avlayacağı hayvanları kovalamak için koşmayı öğrendi. Kendisini korumak için önce taş, daha sonra mızrak atma tekniklerini geliştirdi. Antik çağda düzenlenen olimpiyat oyunlarının ana yarışma dalını da atletizm oluşturdu. Bilinen ilk olimpiyat şampiyonu M.Ö. 776'da yapılan ilk olimpiyatın 200 metre birincisi Elisle Corebus oldu. Buna paralel olarak KIR KOŞULARI, YOL KOŞULARI, PİST KOŞULARI'dır.

Spor Haberlerinin devamı için.. www.jaglersport.com

Atıcılık

ATICILIK

Barutun bulunup ateşli silahların kullanılması ile spor görünümüne kavuştu. Hayli masraflı olan bu silah kullanma sporu 19.yüzyılın ortalarında Kuzey Avrupa ülkelerinde ve İngiltere'de başladı. Atıcılıkta ilk dünya şampiyonası 1890'da yapıldı, 1896 Olimpiyatlarının programına alındı. Atıcılık Osmanlı döneminde 1940 yılından itibaren ele alındı. Spor klüplerinin kurulması ve ordunun ilgi göstermesi ile kabul edildi.

Spor Haberlerinin devamı için.. www.jaglersport.com

Golf

GOLF

Üzerinde doğal Ve yapay engellerden oluşan parkurlar bulunan geniş bir çim arazide, özel bir topu sopalar yardımıyla her parkur sonundaki deliğe en az sayıda sıralı vuruşla sokma esnasına dayanan açık alan sporudur. Rakibe ve skora karşı oynanmadığı için golf, her yaş, cinsiyet ve kondisyonda yapılabilen bir spordur. Golf sporunun kökenin 15.yüzyıllara indiği, bu dönemde Hollandalı denizcilerin golfa benzeyen bir oyunu aralarında ilk kez oynadıkları bilinmektedir. Flemenkçe'de "çomak" anlamına golfun daha sonra denizciler tarafından Britanya adalarına taşındığı sanılmaktadır.

Spor Haberlerinin devamı için.. www.jaglersport.com

Hentbol

HENTBOL

Kapalı salonda 7, açık alanda 11'er kişilik iki takım arasında, topun elle oynanarak kaleye sokulmasına dayanan spor dalıdır. İlk kez 1927'de İstanbul'da bir açık alan sporu olarak oynanan hentbol, daha sonra yavaş yavaş Anadolu'ya da yayılarak oynanmaya başlanmıştır. Ancak Türkiye'de hentbol, voleybol ve basketbol ile birlikte 1942 yılında "Spor Oyunları Federasyonuna" bağlanınca canlanmaya başlamış, ilk hentbol ligi 1942-43 sezonunda İstanbul Hentbol Ligi adıyla kurulmuş ve o yıl Defterdar Takımı şampiyon olmuştur. 1943-44 ve 1944-45 yılları arasında ise Galatasaray şampiyonluğu elinde tutmuştur. 1945'te ilk kez düzenlenen Türkiye Şampiyonası düzenlenmiş, şampiyon da" Kara Harp Okulu"olmuştur.

Spor Haberlerinin devamı için.. www.jaglersport.com

Judo

JUDO

Rakibe vurmaksızın denge ve güç unsurlarının kullanarak savunma yapmaya dayanan spor dalıdır. Judo, Jujutsu'dan doğan spor dallarından birisidir. Jujutsu ve Judo Çin karakteri ile yazılan kelimeler olup Ju, her ikisinde de "Yumuşaklaşmak" veya "Yol Verme", Jutsu "Sanat Çalışma", "Do" ise "Prensip" veya "Yol" anlamına gelmektedir. Jujutsu"Yumuşak Sanat",Judo zafer kazanmak için önce yol vermeyi ifade eden "Yumuşaklılık Yolu", Kodokan ise,"Yolu Çalışma Okulu" demektir. Judonun amacı,zihinsel ve ahlâki disiplin yoluyla sağlam karakterli insan yetiştirirken vücudu kuvvetli, faydalı ve sağlıklı yapmaktır. Judoda birinci kural, kuvvete karşı koymadan rakibin kuvvetinden yararlanmak, ikinci kural ise şiddet kullanmamaktır. Judocu rakibine acı vererek değil, onu acı sınırının eşiğine getirerek üstünlüğünü belirtir. Judo bu tür kuralları bedensel ve zihinsel enerjiden en üstün ve en uygun bir şekilde kullanabilme yöntemini öğretirken, bunu yaşamın her döneminde de kullanmasını sağlar.

Spor Haberlerinin devamı için.. www.jaglersport.com

Halter

HALTER

Halter sporunun geçmişi ilkel toplumlara kadar uzanmaktadır. Söz konusu dönemlerde, erkek çocukları için yapılan "ergenlik sınavında" özel bir taşı en çok kaldıran sınavı kazanmıştır. Halterin bir spor dalı olarak kabul edilmesi ve ilgi görmesi ise 18.yy. sonlarına kadar dayanmaktadır. Ancak Halterciler(Alman Eugene Sandow, Arthur Saxon ve Fransız Louis Apollon) şovmen, haltercilik de panayır ve tiyatrolarda bir gösteri biçimi olarak kabul edilmiştir.

Spor Haberlerinin devamı için.. www.jaglersport.com

Su Topu

SU TOPU

Havuzda 7'şer kişilik iki takım arasında oynanan, batmaz bir topu rakip takımın kalesine sokmayı amaçlayan su sporudur. Sutopu, süratli bir takım oyunudur ve oyuncuların iyi yüzücüler olmalarının yanı sıra, ciğer kapasitelerinin de çok yüksek olması gerekir.Sutopu, 1870'li yıllarda İngiltere'de ortaya çıkmış; kuralları belirlenmiş olarak ise ilk kez 1890 yılında İngiltere ile İskoçya arasında oynanmıştır. 1900 yılında da Olimpiyat Oyunları'nda yer almıştır. Sutopunun uluslararası yönetim organı, Amatör Yüzme Federasyonu'na (FINA) bağlı Uluslararası Sutopu Yönetim Kurulu olup, 1908'de kurulmuştur. 1920'li yıllarda sutopunun güç ve yetenek isteyen spor dalı olmasını sağlayan derin havuzlar kullanılmaya başlanmıştır. 1937 yılında ise FINA, sutopu oyununun tam şişirilmiş, pas yapma becerisi yüksek topla oynanmasını karara bağlamıştır.

Spor Haberlerinin devamı için.. www.jaglersport.com

Tekvando

TEKVANDO

Rakibe karşı silahsız olarak, çıplak el ve ayaklarla yapılan savunma tekniklerini içeren spor dalıdır. Tekvandonun kelime anlamı: Tae; ayak, Kwon; el, Do;yol-sanat olup, el ve ayakla savunma sanatı anlamına gelir. Fakat tekvando, sadece bir teknik ve yetenek olmayıp, aynı zamanda felsefi ve insancıl değerler toplamıdır.

Spor Haberlerinin devamı için.. www.jaglersport.com

Su Kayağı

SU KAYAĞI

Ayağa takılı kayaklar yardımıyla, hızla giden bir teknenin arkasına bağlı olan halata tutunarak su üstünde kaymaya dayanan açık hava sporudur. Su kayağı sporunun ilham kaynağının, karda atlar tarafından çekilen kayakçılar olduğu sanılmaktadır. İlk kez 1925 yılında ABD'li Fred Walter bu spor dalının patentini aldı. Gerçek anlamda bir spor olarak ilk kez denenmesi ise 1920'li yıllarda ABD'li Ralph Samuelson tarafından yapıldı. 1930'lu yıllarda, başta ABD olmak üzere, Avusturalya, İngiltere ve Fransa'da yaygınlaştı, 1946'da ise, dünya çapındaki en önemli karar ve yönetim organı Dünya Su kayağı Birliği "World Waterski Union" (WWSU) kuruldu. 1949 yılında su kayağın da ilk Dünya Şampiyonası yapıldı; daha sonara bu şampiyona düzenli olarak sürdürüldü.

Spor Haberlerinin devamı için.. www.jaglersport.com

Masa Tenisi

MASA TENİSİ

Bir masanın iki tarafındaki sporcuların ellerindeki raketler yardımıyla küçük bir topu, masanın ortasına gerilmiş ağ üzerinden karşı tarafa geçirmeye çalıştıkları spor dalıdır. Masa tenisi, 16. yüzyılda İngiltere'de yemek masalarının üzerinde lastik bir topun, rakete bezeyen kasnaklar aracılığıyla fırlatılarak oynanması sonucu tesadüfen ortaya çıktı. İlk zamanlar "ping pong" adı verilen bu oyun, 19002 yılında kurulan Ping Pong Birliği'nin, 1921-22 yılları arasında tekrar oluşturulması ile birlikte "Masa Tenisi" olarak anılmaya başlandı.

Spor Haberlerinin devamı için.. www.jaglersport.com

Kayak

KAYAK

Fiber ya da plastik maddelerden yapılmış olan kayaklarla kar üzerinde çeşitli yönlere kaymaya dayanan spor dalıdır. İnsanlık tarihi kadar eski bir spor dalı olan kayak, insanoğlunun doğa ile yapmış olduğu yaşam savaşı sonucu ortaya çıkmıştır. Tarih öncesi çağlarda insanların kışın karda batmamak amacıyla, ayaklarına bağlamış oldukları çeşitli şekillerdeki ağaç parçaları kayağın en ilkel şeklini temsil etmektedir.

Spor Haberlerinin devamı için.. www.jaglersport.com


Voleybol

VOLEYBOL

Altışar kişiden oluşan iki takımın topu üç pasta filenin üzerinden geçirmeye ve rakip takımın sahasına düşürmelerine dayanan spor dalı.
Voleybol 1885 yılında Amerika'da icat edildi. Holyoke YMCA Okulun'da öğretmenli yapan William Morgan basketbol topunun iç lastiğiyle böyle bir oyunun oynanabileceğini düşündü ve ilk uygulamayı öğrencileri arasında yaptı. 1. Dünya savaşı yıllarında voleybol Uzakdoğu'ya ve Avrupa'ya yayıldı.1964 Tokyo Olimpiyatlarından itibaren olimpiyat programına alınan voleybol'da 80'li yıllara kadar Sovyetler büyük üstünlük kurdu.

Spor Haberlerinin devamı için.. www.jaglersport.com

Tenis

TENİS

Küçük bir topun raketle vurularak oyun alanının orasına gerilmiş olan file üzerinden karşı sahaya atılmasıyla oynanan spor dalıdır.Tenisin kökeni kimilerine göre antik Roma döneminde, çıplak ya da eldivenli el ile oynanan "tringon" adı verilen oyuna dayanır. Diğer bir görüş ise benzer bir oyunun ilk kez Meksika'da Toltec yerlileri tarafından oynandığı ileri sürülmektedir. Mısır ve İspanya'da bulunan fresklerde ve Rönesans dönemi İtalya'sından kalma resimlerde, "giocco del pallone" ve "juego de pelota" isimleri altında, benzer esaslara dayanan oyunların duvarla çevrili alanlarda oynandığı görülmektedir.

Spor Haberlerinin devamı için.. www.jaglersport.com

Makale


Ülkemizde Sporun Kalkınması

Ulusal takımlar baş sorumlusu Sayın Fatih Terim ülkemiz futbolu açısından beş yıllık gelişme planını açıkladı. Ulaşılmak istenen hedefleri de ortaya koydu; UEFA ve Şampiyonlar Ligi şampiyonluğu , Ulusal takım içinde Avrupa şampiyonluğu.Bu amaçları gerçekleştirebilmek içinde ilk hedefin ülkedeki ilköğretim okullarının olacağını belirtti.
Ülkemizdeki tüm spor adamları, eğitmenler ve biz Beden Eğitimi Öğretmenleri spordaki gelişmenin temel ayağının ilköğretim okulları olduğunu defalarca belirttik bu yeni bir şey değil.Sayın İskender Gürdöl’ün belirttiği gibi bu ilköğretim okullarının kaçında spor alanı ve salonu bulunmaktadır. Buradaki öğrencilerden sporun alt yapısı oluşturulabilir mi?
Hiçte kötü niyetli düşünmeden ve fakirlik edebiyatı yapmadan belirteyim tabi ki böyle bir şey gerçekleştirilebilir. Zaten sadece ülkemizde değil tüm dünyada en iyi sporcular yoksul yerleşim yerlerinden çıkıp zengin kentlere ve takımlara yönelmektedir. Spordaki en iyi yaratıcılığın mahalle aralarında yapılan sportif karşılaşmalardan çıktığı bilimsel araştırmalara konu olmuştur..
Buraya kadar her şey güzel anlaşılır ancak; göz ardı edilen bir gerçeklik var ki belirtmeden geçilmez; okullarımızda spora yeteri kadar önem veriliyor mu? Bizler öğretmenler olarak bir saat olan beden eğitimi dersini yoğun çabalar sarf ederek iki saate çıkartmıştık. Ama yeni öğretim yılında tekrar bir saate indirileceği ve spor etkinliği adı altında seçmeli ders konulacağı söyleniyor ve bu yönde çalışmalar yapılıyor. Bir saat (40 dk.) olduğunda öğrencinin spor giysisini giymesi, yoklama, teorik anlatım, ısınma, konunun işlenmesi ve öğrencinin yaratıcılığını geliştirecek serbest oyun oynaması hesaplanıyor.
Yirmi yıllık beden eğitimi öğretmeni olarak belirteyim; öğrencinin hazırlanması, yoklama yapılması 10 dk., konunun teorik anlatımı 10 dk., koşu ısınma ve esnetme hareketleri 10 dk. Toplam en az 30 dk’a olur. Kalan 10 dk ‘da öğrenciye ne yaptırabilirsiniz, çocuğun sporu sevmesini sağlayabilir misiniz? Adeta işkence gibi olan spor yapamamanın verdiği eziklikle sadece izleyici rolü verildiğinde küfür etmesini ve şiddet uygulamasını önleyebilir misiniz?
Seçmeli spor etkinliği derseniz; seçmeli dersler biraz araştırılınca görülecektir ki, tamamen okul idaresinin inisiyatifine kalmıştır. Bir çok nedenlerle öğrenciler başka derslere yönlendirilmiştir. Okul müdürü beden eğitimi öğretmeni olan okullarda bile, seçmeli olmasına rağmen öğrencilere seçenek olarak sunulmuyor.
Eğer Türk sporu önemseniyorsa ve hedef olarak ilköğretim okulları konmuşsa başta Sayın Fatih Terim olmak üzere ilgililere sesleniyorum; Lütfen okullarımızdaki bu önemli sorunun çözülmesine yardımcı olun.Söylediklerinizde samimi ve gerçekçi iseniz bu yardımı bekliyoruz. Ve lütfen araştırılsın ülkemizde daha önce beden eğitimi dersi üç saat olarak uygulanmıştı, o tarihlerde sporda başarı grafiği neydi ve takımlarımıza ne yararı olmuştu…
Ahmet ANTMEN


Spor Haberlerinin devamı için.. www.jaglersport.com




Spor Felsefesi

1.Spor Felsefesi için ne tür çalışmalar gerekir?

Spor Felsefesi için en önemli iki şeyi yapmak gerekir. Spor ve felsefe. Yalnızca felsefe yapıyorsanız, yalnızca spor yapıyorsanız spor felsefesi yapamazsınız. Spor yapmak için sporun eğitimi almış olmak gerekir, felsefe yapmak için de felsefe eğitimi almak gerekir. Yani rastgele spor yapmaya başlayan bir kişi ile elindeki birkaç felsefe kitabını okumuş kişi bu işi yapamaz.

Dolayısıyla spor felsefesi yapmak için herhangibi bir spor dalında yetişmiş olmak ve felsefde eğitimi almak gerekir. Ne var ki bunlar da yetmez. Spor Felsefesi yapabilmek için kişinin fizyoloji, anatomi, endokronoloji, nöroloji, psikoloji, sosyoloji, spor tarihi, ekonomi, estetik, gibi alanlarda bilgi sahibi olması gereklidir. Bir spor felsefesi çalışması içinde bu alanlardaki bilimsel bilgilere başvurmak zorunluluğu bulunur.

2.Hangi metinler Spor Felsefesi metni değildir?

çoğu zaman içinde değişik filozof yazılarından alıntılar bulunan metinler spor felsefesi metni sanılır. Bir yazının içinde felsefe metinleri buluması o yazının felsefe metni olduğunu göstermez. Bir yazının içinde filozof yazısı bulunmaması da o yazının felsefe metni olmadığını göstermez. Öyleyse neye bakmak gerekir? Sorun yazıda bir spor felsefesi sorusu sorulup, sorulmadığıdır. Eğer bir felsefe sorusu sorulup, felsefe tavrı ile yanıtlandıysa o bir felsefe metnidir.

çok zaman spor ile ilgili bazı alanlar spor felsefesi olarak algılanır. Bunların en başta geleni ise olimpizmdir.

3.Olimpizm nedir?

Olimpizm spor olayının temel özelliklerinden hareketle , ortaya koyulmuş bir dünya görüşü ve yaşam anlayışıdır. Olimpizm felsefe gibi dinamik, devinen, gelişen bir bilgi alanı değilidir. çünkü “sporun özü nedir?” sorusuna sonsuzca yanıt verielebilir. Bu yanıtların hepsi geçerli olabilir ve soruya değişik aydınlanmalar sağlayablilir. Oysa olimpizm belirli bir anlayıştır. Hatta Olimpik Anlaşma (Olympic Charter) ile kuralları ve ilkeleri belli edilmiştir. Değişken ve gelişken değildir.

Olimpizmden hareketle olimpiyat oyunları düzenleyebilirsiniz, ama hejhangibi bir spor felsefesinden hareketle hiçbir spor müsabakası düzenleyemezsiniz.

Spor Felsefesi yaparken, olimpik ilkelerden yararlanılabilinir.

4.Olimpizm ve Olimpiyatların ilişkisi nedir?

Olimpiyat Oyunları Olimpik İlkelere (Olimpik Anlaşmaa /Olympic Charter ‘da belirlenmiş) göre düzenlenirler. Olimpiyat Oyunlarının amacı olimpizmin içinde bulunan dostluk, kardeşlik, mükemmellik, daha iyi ve güzele ulaşmak, her türlü dil, din, ırk , politik görüş ve benzerlerinin üzerinde yaşayabilmeyi insanlara anımsatmak ve yaşatmak amacıyla düzenlenir. Bu nedenle olimpizm , olimpiyat oyunlarının temel anlayışıdır.

5.Spor Felsefesi dünyada ve Türkiyede ne zaman başlamıştır?

Bir felsefe olarak Spor Felsefesinin başlayışı 1950li yıllara kadar geri gitmektedir. Avrupada ilk Spor Felsefesi Sempozyumu 1952 yılında Almanyada Osnabrückte düzenlenmiştir. Ne var ki Spor Felsefesini hazırlayan çalışmaları modern çağ için Rönesansa kadar geri götürebiliriz. Bu çalışmalar 18. yyde üç ülkede İsveç, Almanya ve İngilterede önemli gelişmeler gösterirler. İkinci Dünya Savaşından sonraki yıllarda felsefede ciddi bir çalışma alanı oluşturur. Spor Felsefesi bağımsız bir felsefe disiplini olarak görüldüğü gibi Yaşama Felsefesinin bir alanı olarak da ele alınmaktadır. Ülkemizdeki başlayışı bu çizgide olmuştur.

Ülkemizde Spor Felsefesi ilk kez 11-12 Kasım 1990 tarihlerinde İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesinde düzenlenen “Türk Alman Kültür diyalogunda Spor Felsefesine yeni yaklaşımlar” isimli sempozyumla başlamıştır.

Böylece yapılmakta olan Spor Felsefesi çalışmaları ilk kez Doç.Dr.Atilla Erdemlinin öncülüğünde derli toplu bir tartışma ortamına girmiş ve kitaplaştırılmıştır. Günümüzde bazı Beden Eğitimi ve Spor Yüksekokullarında Spor Felsefesi dersi lisans düzeyinde verilmektedir.

Spor Haberlerinin devamı için.. www.jaglersport.com